بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبْرَٰهِيمَ ﴿٨٣

Muhakkak ki İbrahim de onun yolunda olanlardandı.

– İbni Kesir

إِذْ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ ﴿٨٤

Çünkü Rabbına selim bir kalb ile gelmişti.

– İbni Kesir

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَاذَا تَعْبُدُونَ ﴿٨٥

Hani babasına ve kavmine demişti ki: Neye ibadet ediyorsunuz?

– İbni Kesir

أَئِفْكًا ءَالِهَةً دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ ﴿٨٦

Yalancılık etmek için mi, Allah'tan başka tanrılar mı istiyorsunuz?

– İbni Kesir

فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٨٧

Alemlerin Rabbı hakkındaki zannınız nedir?

– İbni Kesir

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِى ٱلنُّجُومِ ﴿٨٨

Derken yıldızlara bir göz atarak baktı.

– İbni Kesir

فَقَالَ إِنِّى سَقِيمٌ ﴿٨٩

Doğrusu ben, rahatsızım, dedi.

– İbni Kesir

فَتَوَلَّوْاْ عَنْهُ مُدْبِرِينَ ﴿٩٠

Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.

– İbni Kesir

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ ﴿٩١

O da, tanrılarına yönelip dedi ki: Yemiyor musunuz?

– İbni Kesir

مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ ﴿٩٢

Ne o, konuşmuyor musunuz?

– İbni Kesir

فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًۢا بِٱلْيَمِينِ ﴿٩٣

Nihayet üzerlerine yürüyüp sağıyla vurdu.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu